AdrIstanbul’un kurucusu Ferda Canözer Paksoy ile Yönetim Kurulu üyesi Kayhan Yıldırım Arabuluculuk Nedir üzerine fikirlerini dile getiriyorlar.
Ferda Canözer Paksoy, İngilizcesi ‘’Mediation’’ olan kavramın Türkçe’ye ‘’Arabuluculuk’’ olarak tercüme edilmesine önceleri çok ısınamadığını söylüyor. Bu konuyla ilgili kanun tasarısı hazırlanırken kendisinin de baro temsilcisi olarak bu kavramın ne olarak adlandırılacağı ile ilgili yaşanan tartışmalarda orada bulunduğunu ekliyor. O görüşmelerde ‘’Arabulucu’’ kelimesinin Türkçe’deki kullanılışının esnekliği ile ilişkili olarak farklı algılanıp algılanmayacağı ile ilgili de çok fazla konuşulduğunu ama günün sonunda kullanıldıkça alışıldığını söylüyor. Sonuç olarak kişi bir uyuşmazlığı çözdüğünde tarafların arasını da bulmuş oluyor diye de ekliyor. ‘’Mediation’’ kelimesini ortada olan, tarafsız olma ve aynı zamanda belli bir noktada buluşturma, bir buluşma noktası yaratma ya da yaratılmasına destek verme olarak tanımlıyor ve bu kelimenin anlamının daha derin olduğunu düşündüğünü de ekliyor.
Dava şartı arabuluculuğun çok tartışılmasına rağmen arabuluculuğu destekleyen bir sistem olduğunu düşünüyor Ferda Canözer Paksoy. Dava şartı arabuluculuk, bir mahkeme sürecine girilmeden tarafların mutlaka bir arabulucu ile görüşmesini destekleyen, öneren hatta yasal bir sürece bağlayan bir sistem olduğunu da ekliyor.
Dava şartı arabuluculuğa göre taraflar arabuluculuğu denemediler ise dava açamıyorlar, açsalar bile hakim arabuluculuğun denendiğine fakat anlaşma sağlanamadığına dair bir belge istiyor. Bu konuyla ilgili en büyük sorun insanları anlaşmaya zorladığının düşünülmesidir fakat dava şartı arabuluculuk, arabuluculuk yöntemini tanımak, bilmek, menfaatler üzerinden hareket ederek bu süreci çözüme kavuşturmak içindir. Arabuluculuk sonunda anlaşmak zorunda değilsiniz ama bu sürecin içine girdiğiniz zaman aslında çok daha kısa sürede sorunlarınızı çözebileceğinizi görebilirsiniz, bu nedenle dava şartı olması arabuluculuğu destekleyen bir faktördür.
Ferda Canözer Paksoy, arabuluculuğun başarısının sonunda anlaşma olmasına bağlı olmadığını, tarafların birbirlerine kızgın olarak masaya oturması ama sonrasında uyuşmazlık yaşanan konular hakkında ve istedikleri şeyler hakkında konuşarak nispeten diyalog kurabilecek bir seviyeye gelmelerinin bile daha sonra ulaşılabilecek çözüme büyük bir katkı sağlayacağını ekliyor.
Arabuluculuk yerine mahkemeye gidildiği taktirde bu bir kazananın bir de kaybedenin olacağı ve kararın tek bir kişiye bağlı olduğu bir süreç olacaktı. Arabuluculuk taraflara kendi menfaatlerini kendilerinin koruyabildiği, kendilerini ifade edebildikleri, sansürsüz düşündüklerini paylaşabildikleri ve gizliliğin korunabildiği bir ortamda bir araya gelme imkanı sağlıyor. Arabulucu taraflarla tek tek ve bir arada ya da taraf vekilleri ile görüşebiliyor ve tarafların izin verdiği ölçüde diğer taraflarla paylaşım yapıyor. Bu da arabuluculuğun ve diğer tüm alternatif çözüm yöntemlerinin çok fazla esnek çözüm üretebildiğini gösteriyor.