AdrIstanbul Yönetim Kurulu Üyesi, Arabulucu Kayhan Yıldırım AdrIstanbul Danışma Kurulu Üyesi, Kamu Uyuşmazlıkları Sektör Uzmanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nimet Elif Uluğ ile bir araya gelerek değerli sorularıyla Dr. Nimet Elif Uluğ’u tanımamıza yardımcı oluyor.
Dr. Nimet Elif Uluğ, çok değer verdiği bir hocasının söylediği ‘’Hayatın boyunca merak ettiğin konu üzerinde çalış.’’ sözünü benimseyerek hep merak ettiği konular üzerinde çalışmış. Merak ettiği şey üzerinde çalışmanın insana mutluluk ve zevk verdiğini çünkü bunun farklı kapılar açtığını söylüyor. Bu da insanda kapıların her birini açıp Içinde ne olduğunu görmek isteği uyandırdığını belirtiyor. Akademik hayatının bu merakını giderecek bir hayat olduğunu da ekliyor.
Dr. Nimet Elif Uluğ, Türk Dili Edebiyatı bölümü mezunu ancak sonrasında ders verirken öğrencilerle sohbet ederken edebiyatın tarihsel arka planını merak ettiğini fark ederek tarihle ilgili yüksek lisans çalışmaları yapmaya başlamış. Önce yüksek lisansını sonra doktorasını yine Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Öğrenmenin sonu olmadığını bilen biri olduğunu ve öğretmen olmanın aslında ömür boyu öğrenmek anlamına geldiğini söyler.
Dr. Nimet Elif Uluğ, doktora tezini ‘’Osmanlı İmparatorluğunda Batıl itikatlar’’ alanında yapmıştır. Batıl İtikatlar adı verilmesi bugünkü değerler ve bilgilerle alakalı olduğunu, Cumhuriyete kadar olan dönemde insanlara bu inançların çok doğal geldiğini söylüyor. O dönemki inançların birçok farklı dinin karışımı ile oluşmuş olduğunu söylüyor. Toplumun eskiden çok daha hoşgörülü olduğunu çünkü kapitalist düzene henüz geçilmemiş olduğunu da ekliyor. Kapitalizmin insan ruhunu gerçekten çok zehirlediğini, sömürdüğünü düşündüğünü söylüyor.
Kapital dünya düzeni ile birlikte neoliberal politikalara da girildiğini ve hepimizin bunun içinde doğup büyüdüğümüzü ve çocuklarımızın da bu düzen içerisinde yaşadığını belirtiyor. Geçmişte insanların sürekli tüketmeye değil de sahibi oldukları şeyleri tasarruflu kullanmalarına açık bir dünya düzeni olduğunu söylüyor. Ama şimdi bunun tam aksinin yaşandığını ve bunun da insanların ruhunu çok kirletiyor diye düşündüğünü ekliyor.
Osmanlı Devleti’nden modern Türkiye’ye geçiş ile ilgili ise tarih derslerinde anlatıldığı şekilde birdenbire bir bitiş ve yeni bir başlangıç olmadığını bu geçiş için çalışmaların aslında 150-200 hatta 250 yıl öncesinde başladığını fakat üstenci bir bakış açısı ile yapılmaya çalışıldığını için başarısız olunduğunu söylüyor. Toplumun bunu benimsemesinin devrimler ile Cumhuriyetin 30lu, 40lı yıllarında başladığını söylüyor.
Dr. Nimet Elif Uluğ, Atatürk’ün çok başarılı bir müzakereci olduğunu fakat o dönemin şartlarında keskin kararlarla toplumu yönlendirmek zorunda kaldığını söylüyor. Tarihte ‘’anakronizm’’ yapılmaması gerektiğini yani bugün bakarak o devirde yapılmış olan şeylerin iyi ya da kötü olduğu üzerinde bir fikir beyan edilmemesi gerektiğini söylüyor. O dönemin ruhu içinde yapılanların o zamana göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu konular hakkında tartışmanın ve yapılanların yargılanmasının bize ve sırtımızı dayadığımız değerlere zarar vereceğini söylüyor.