“Dijital Altın”: Veri ve Avrupa Veri Yasası’nın Yeni Dönemi

Anasayfa 5 Berna Özer ile Derinlikli Bakış Açısı 5 “Dijital Altın”: Veri ve Avrupa Veri Yasası’nın Yeni Dönemi
European Data Act

Avrupa Veri Yasası Nedir?

“Verilere adil erişim ve kullanımına ilişkin kuralların uyumlaştırılmasına ilişkin Yönetmelik”, kısaca Avrupa Veri Yasası (Data Act), 12 Eylül 2025 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu yasa, bireylere ve işletmelere akıllı nesnelerin, makinelerin ve cihazların kullanımıyla üretilen verilere erişim hakkı tanıyarak, dijital ekonominin temel dinamiklerinden biri haline gelmiştir.

‘Geleneksel’ bir ürün satın aldığınızda tüm bileşenlerine sahip olursunuz. Ancak bağlı cihazlar (IoT) kullanım sırasında sürekli yeni veriler üretir. Bu veriler, artık ürünün tamamlayıcı bileşeni değil, doğrudan ürünün özü haline gelmiştir.

Avrupa Veri Yasası bu durumu düzenleyerek, veri üreticisi ile kullanıcı arasında adil bir erişim hakkı tanımlar.

Bu yasa, adil ve yenilikçi bir Avrupa veri ekonomisi inşa etme hedefiyle Avrupa Birliği’nin veri stratejisinin en temel sütunlarından biridir.

Birlik, yasanın uygulanmasını desteklemek için rehberlik belgeleri yayınlamış, özel hukuk yardım hatları kurmuş ve sürekli sektör diyaloğu mekanizmaları oluşturmuştur.

AB Neden Veri Yasasına İhtiyaç Duydu?

Son yıllarda veriye dayalı teknolojiler, tüm ekonomik sektörlerde dönüştürücü etkiler yaratmıştır. Özellikle internete bağlı ürünlerin yaygınlaşması, veri hacminin potansiyel değerini artırmıştır. Farklı alanlardan elde edilen kaliteli ve birbiriyle uyumlu veriler, rekabet gücünü ve yeniliği artırarak, kalite ve miktar kaybı olmadan yeniden kullanılmasıyla ekonomik büyümeyi garanti altına almaktadır.

Verinin toplumun yararına en uygun şekilde dağıtılmasını; veri hakları ve yükümlülüklerine ilişkin belirsizlik, ortak veri paylaşım uygulamalarının bulunmaması ve veriye erişim ile kullanımına ilişkin sözleşme dengesizliklerinin kötüye kullanılması engellemektedir.

Mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin bulunduğu sektörlerde verileri toplamak, analiz etmek ve kullanmak için dijital kapasite ve beceri eksikliği de bu unsurlara eklenebilir.

Sınırların ötesinde dijital ekonominin ihtiyaçlarını karşılamak ve iç veri pazarının düzgün işleyişinin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için; tek bir veri pazarına izin veren, veri kullanım haklarını açık ve şeffaf şekilde düzenleyen, uyumlu, inovasyonu ve rekabetçiliği teşvik eden bir yasa şart olmuştur.

Böylece Veri Yasası, AB’yi veri ekonomisinde lider konuma getirirken, Avrupa değerlerini koruyan geniş kapsamlı AB veri stratejisinin bir parçası olmuştur. İlk önemli adım, kamu ve özel sektör aktörleri arasında veri paylaşımı ve iş birliğini mümkün kılan sektörel veri platformları ve ekosistemleri olan Avrupa Veri Alanlarının oluşturulmasıdır.

İkinci adım ise yasal çerçeve ve mekanizmaları belirleyen düzenlemeler yaparak, verilere erişim ve verilerin kullanımında eşitliği engelleyen sözleşme dengesizliklerinin istismar edilmesini önlemektir. Ancak bu durum, veri sahiplerine yeni bir hak tanıyacak, kişisel verilerin korunması hakkı veya özel hayatın gizliliği ve iletişimin gizliliği hakkını azaltacak veya sınırlayacak şekilde yorumlanamayacaktır.

AB Veri Yasası ne amaçlıyor?

Yasanın potansiyel etkilerinden biri, AB Veri Yasası’nın veri erişimi ve adil sözleşme koşulları sayesinde daha rekabetçi ve dengeli bir veri ekonomisini, yüksek kaliteli veri üretimine yatırım yapmayı, adil veri paylaşım sözleşmeleri hazırlanmasını ve müzakere edilmesini teşvik etmesidir. Veri hukuku, inovasyon ve istihdam yaratmanın güçlü bir itici gücüdür.

Bağlı bir ürün veya ilgili bir hizmetin kullanıcılarının, verilere zamanında erişebilmeleri ve bu verileri kendi seçtikleri üçüncü taraflarla paylaşmak da dâhil olmak üzere kullanabilmeleri yalnızca sağlanmakla kalmamakta, aynı zamanda bir yükümlülük olarak da getirilmektedir. Bu durumun, makul ve ayrımcı olmayan şartlar ve koşullar altında ve şeffaf bir şekilde sunulması öngörülmektedir.

Veri erişimi ve şeffaflığı merkeze alarak veriyi daha erişilebilir ve kullanılabilir hâle getiren yasa, AB’nin veri ekonomisini güçlendirmeyi ve rekabetçi bir pazar ortamı oluşturmayı hedeflemektedir. Bu adım, son yıllarda AB genelinde hızla çoğalan bağlantılı cihazların ürettiği yüksek hacimli verilerin daha etkin kullanılmasını amaçlamaktadır.

Yeni kurallar, işletmeler ve bireyler dâhil olmak üzere bağlantılı cihaz kullanıcılarına ürettikleri veriler üzerinde daha geniş kontrol hakkı tanımaktadır. Yasanın dikkat çeken maddelerinden biri, veri taşınabilirliği ile ilgili düzenlemeler oluşturmaktadır. Özellikle bulut hizmetlerini kapsayan bu hükümler, işletmelere sağlayıcılarla kurdukları ilişkilerde daha geniş hareket alanı sunmayı amaçlamaktadır.

Düzenleme, uzun süredir tedarikçi kilitlenmesi sorunuyla karşı karşıya kalan AB’deki işletmelerin beklentilerine doğrudan yanıt vermektedir. İşletmelerin bir bulut sağlayıcısından diğerine geçerken karşılaştığı yüksek maliyetli çıkış ücretleri ise en tartışmalı konulardan biri olarak öne çıkmaktadır.

AB Veri Yasası, müşterilerin bir veri işleme hizmetinden diğerine daha hızlı ve verimli şekilde geçiş yapabilmesini sağlayan önlemler getirmektedir. Yasa, veri transferi için ücret alınmasını tamamen yasaklamamakta ancak sağlayıcıları aşırı maliyet yüklemekten alıkoyarak bu giderleri şeffaf biçimde müşteriye aktarmaya zorlamaktadır.

Düzenlemeye uyum kapsamında Google Cloud, veri transfer ücretlerini kaldırdığını açıklayarak bu konuda ilk adım atan sağlayıcılardan biri olmuştur.

AB Veri Yasası hangi sektörleri kapsıyor?

Yeni düzenleme, imalat sanayinden bulut bilişim hizmetlerine, lojistik sektöründen tüketim malları üretimine kadar geniş bir endüstri, özel ve kamu sektörü yelpazesini içine almaktadır.

Bu da sağlam ve uyumlu veri sınıflandırma süreçlerine sahip tüm kuruluşlar için yasanın; kurumsal dayanıklılığı veya bireysel hakları zedelemeden, inovasyonun gelişebileceği ve dijital dönüşümün hızlanacağı yeni bir iş birliği ortamı oluşturabileceği anlamına gelmektedir.

Finans sektöründeki şirketler ve bankalar, paylaşılan verileri risk değerlendirmesini, müşteri deneyimini, gelir akışlarını ve verimliliği iyileştirmek için kullanabilir.

Örneğin bir banka, sık sık yurt dışına seyahat eden bir müşteriye seyahat sigortası veya döviz bozdurma hizmetleri sunabilir.

Kamu hizmetlerinden sayılan toplu taşıma sistemleri tarafından toplanan veriler, sistem güvenilirliğini artırmaya katkıda bulunabilir.

Enerji sektörü, enerji tüketimini optimize etmek ve israfı azaltmak için verileri kullanabilir.

Örneğin bir start-up, kullanıcılardan binalara yerleştirilen sensörlerin verilerini paylaşmalarını isteyebilir; karşılığında, ısıtma, klima ve aydınlatma sistemlerinin kullanımını izleyen ve optimize eden bir uygulama sağlayabilir.

Sağlık sektöründe, tıbbi cihaz üreticileri, tıbbi bir sorunun ortaya çıkmasından önceki veya sonraki dönemi hedefleyen kişiselleştirilmiş tıbbi tedaviler oluşturmak için gerekli verileri sağlayabilir. Bu veriler, dozajların veya tedavi planlarının kişiselleştirilmesi amacıyla doktorlarla gerçek zamanlı olarak paylaşılabilir.

Bağlantılı ürün kullanıcıları bu verileri üçüncü taraflarla paylaşmayı da seçebilir. Bu, satış sonrası hizmet sağlayıcılarının (örneğin onarım firmalarının) hizmetlerini iyileştirmelerine ve yenilik yapmalarına olanak tanıyarak üreticilerle adil rekabet ortamı yaratacaktır.

Böylece bağlı ürünlerin kullanıcıları —özellikle tüketiciler, çiftçiler, havayolları, inşaat şirketleri veya bina sahipleri— daha uygun maliyetli onarım ve bakım sağlayıcılarını seçebilecek (veya bu işleri kendileri yapabileceklerdir).

Bu da potansiyel olarak piyasada daha düşük fiyatlara ve bağlı ürünlerin ömrünün uzamasına yol açarak Yeşil Mutabakat’ın hedeflerine katkıda bulunacaktır.

İmalat, tarım ve inşaat sektörleri, makine öğrenimi teknolojileri sayesinde operasyonel döngülerini, üretim hatlarını ve tedarik zinciri yönetimini optimize edebilir.

Özellikle tarımda, IoT analizinin birbirine bağlı ekipmanlardan gelen verilere uygulanması; çiftçilerin hava durumu, sıcaklık, nem oranı, piyasa fiyatları ve GPS sinyalleri gibi bilgileri gerçek zamanlı olarak analiz etmelerini sağlar.

Bu analiz, mahsul verimini optimize etmek ve artırmak için değerli bilgiler sunar.

Gerçek zamanlı verilerin daha iyi anlaşılması, daha verimli tarım planlamasını teşvik ederek çiftçilerin kaynak tahsisi konusunda bilinçli kararlar almasına yardımcı olur.

Sadece Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon sektörlerinde erişim denetleyicisi olarak tanımlanan şirketlere önemli bir kısıtlama uygulanmaktadır. Bu şirketler, yönetmeliğin veri paylaşımı ile ilgili hükümlerinden yararlanamazlar.

Veri Yasası’nın artıları nelerdir?

İlk önemli nokta, IoT ürünlerinin üreticileri/tedarikçileri ile kullanıcılar arasında veri kontrolünün aktarılmasıdır.

Bu aktarım, üreticiler veya tedarikçiler için veri paylaşımı yükümlülüklerini yerine getirmek adına maliyet artışına ve teknik zorluklara yol açabilir.

Ancak bu yükümlülükler, aynı zamanda yeni iş modelleri yaratma potansiyeline de sahiptir.

Nesnelerin İnterneti (IoT) kullanılarak üretilen verilere erişim önceliklendirilmektedir.

Akıllı ev aletlerinden akıllı endüstriyel makinelere kadar bu cihazların kullanıcılarına, uygun olması koşuluyla, cihazların kullanımıyla oluşturdukları verilere erişim olanağı tanınmaktadır.

Veri paylaşımını teşvik etmeyi amaçlayan Veri Yasası ile ticari sırların yeterli düzeyde korunması ve olası suistimallere karşı ilgili tedbirlerin alınması da düzenlenmektedir.

Buna göre, ticari sırlar yalnızca üçüncü taraflarla ilgili olduğu sürece ve ticari sırların gizliliğinin korunması için gerekli önlemler alınmak kaydıyla ifşa edilebilecektir.

Ek olarak, veri sahibi, ciddi ve telafisi olmayan bir ekonomik kaybın söz konusu olabileceğini ortaya koyması hâlinde, kullanıcıların verilere erişimini engelleyebilecektir.

Veri Yasası ile ayrıca, veri paylaşımı sözleşmelerindeki pazarlık pozisyonu daha güçlü olan tarafın dayattığı şartlar nedeniyle oluşan dengesizliklerin giderilmesi hedeflenmektedir.

Bu kapsamda özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere pazarlık avantajı sağlanması ve daha adil bir anlaşma ortamının oluşturulmasına yönelik birtakım tedbirler getirilmektedir.

Öte yandan, doğal afet veya kamu düzenini ilgilendiren acil ve istisnai durumlarda, Komisyon, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Birliği kurumları ile sınırlı olmak üzere, söz konusu kamu kuruluşlarının özel sektöre ait verilere erişmesine olanak tanınmaktadır.

Bu verilerin kullanılması için çeşitli araçlar da sağlanmaktadır.

Ancak bu kuruluşların özel sektöre ait verilere erişimi, yalnızca olağanüstü hâllere müdahale için kişisel verilerin toplanmasının gerektiği ve kamu kuruluşlarının benzer koşullar altında diğer kanallardan hızlı ve etkili biçimde veri elde etmesinin mümkün olmadığı hâllerle sınırlandırılmaktadır.

Bir diğer önemli unsur, bulut hizmeti sağlayıcıları tarafından yasa dışı veri aktarımına karşı önlemler ile sektörler arasında yeniden kullanılacak veriler için birlikte çalışabilirlik standartlarının geliştirilmesini amaçlayan düzenlemelerdir.

Ayrıca, akıllı sözleşmelere ilişkin yükümlülükler getirilerek, akıllı sözleşme sağlayıcılarına veri arşivleme ve denetim seçenekleri sağlama mecburiyeti getirilmektedir.

Bunun yanında, yetkisiz veri aktarımına karşı koruyucu önlemler alınmakta; tüketicilerin tek bir sağlayıcıya bağımlı hâle gelmesinin önüne geçilerek veri işlemenin güvenilirliği artırılmaktadır.

AB Veri Yasası’nın AB dışındaki ülkeler bakımından önemi nedir?

AB Veri Yasası, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkeler bakımından doğrudan bağlayıcı olmamakla birlikte, dünya genelinde veri yönetimi ve paylaşımına yönelik standartların belirlenmesinde önemli etkiler yaratmaktadır.

1.Uluslararası uyumluluk

AB’nin veri koruma standartlarının uluslararası alanda kabul görmesi, üçüncü ülkeler açısından bu çerçevelere uyum sağlamayı stratejik bir gereklilik hâline getirmiştir.

Türkiye’nin de bu yasal düzenlemeleri yakından takip etmesi, uluslararası veri transferlerinde güvenilirliğini artıracak, veri koruma yasalarını güçlendirecek ve kişisel verilerin güvenliğini sağlamada mevcut mevzuatına yeni eklemeler yapmasını mümkün kılacaktır.

2.Dijital dönüşüm ve rekabet gücü

AB Veri Yasası’nın sunduğu veri paylaşım kuralları, AB dışındaki ülkelerin —özellikle gelişmekte olan dijital ekonomilere sahip ülkelerin— dijital dönüşümünü hızlandırma potansiyeli taşımaktadır.

Türkiye açısından bu yasa, teknoloji girişimleri ve start-up ekosisteminin uluslararası pazarlarda rekabet avantajı elde etmesine, Avrupa pazarına açılma sürecinin kolaylaşmasına ve ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir.

Bu uyum, aynı zamanda Türk şirketlerinin yenilikçi çözümler geliştirmesine, veri temelli iş modelleri oluşturmasına ve sürdürülebilir dijital büyüme sağlamasına olanak tanır.

3.Kamu sektörü açısından etkiler

Kamu kurumları da AB Veri Yasası’ndan esinlenerek veri paylaşımını geliştirebilir, böylece kamusal hizmetlerin kalitesini artırabilir.

Bu durum, kamu politikalarının daha veriye dayalı hâle gelmesini, karar alma süreçlerinde şeffaflığın artmasını ve verimlilik odaklı kamu yönetimi anlayışının güçlenmesini destekler.

Sonuç olarak, AB Veri Yasası; AB dışındaki ülkelerin veri yönetiminde daha sağlam ve etkili bir yapı oluşturmalarına, dijital ekonomiye entegrasyonlarını hızlandırmalarına ve uluslararası standartlara uyum sağlamalarına yardımcı olmaktadır.

Bu süreç, aynı zamanda daha şeffaf, verimli ve yenilikçi bir dijital ekosistemin inşasına zemin hazırlar.

Veri, modern çağın “dijital altını” olarak tanımlanmaktadır.

Onu nasıl kullandığımız, nasıl koruduğumuz ve inovasyonu nasıl teşvik ettiğimiz; yalnızca ekonomik değeri değil, aynı zamanda etik sorumluluğumuzu da belirlemektedir.

 

Bu nedenle veri hizmet sağlayıcıları, AB içinde depolanan kişisel olmayan verilere uluslararası hükümetler veya üçüncü ülkelerin erişimini ve bu verilerin aktarılmasını engellemekle yükümlüdür.

Bunu sağlamak için, “sözleşmeye dayalı hükümler dâhil olmak üzere tüm uygun teknik, yasal ve organizasyonel önlemleri” almak zorundadırlar.

Berna Özer

Berna Özer

Avukat, Uyuşmazlık Çözüm Uzmanı, IMI sertifikalı Arabulucuİnşaat Hukuku, Tüketici Hukuku, İş Hukuku’nda Uzman Arabulucu.İklim Yasası, Yeşil Ekonomi ve Akıllı Şehirlerde Sürdürülebilirlik Konusunda Araştırmacı ve Gözlemci

9 Eki 2025

Diğer Yazılarımız

Sürdürülebilirlikte Etik

Sürdürülebilirlikte Etik

Bütünlük Olmadan Gelecek Yok 2025 itibarıyla sürdürülebilirlik, artık bir “iyi niyet politikası” değil, finansal, hukuki ve toplumsal bir zorunluluk haline geldi. Ancak bu dönüşümün merkezinde yer alması gereken bir ilke hâlâ yeterince tartışılmıyor: etik. Etik...

Sessizlerin Sesi: Hayvan Hakları ve Adaletin Yeni Yüzü

Sessizlerin Sesi: Hayvan Hakları ve Adaletin Yeni Yüzü

Her yıl 4 Ekim’de kutlanan Hayvanları Koruma Günü, bizlere en temel gerçeği hatırlatır: Dünya yalnızca insanların değil, tüm canlıların ortak evidir. Hayvanların yaşam hakkı, uzun yıllar boyunca etik bir çağrı olarak görülse de bugün bu konu; hukukun, toplumsal...

1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü

1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü

Onurlu Yaşam ve Arabuluculuğun Rolü Her yıl 1 Ekim’de kutlanan Dünya Yaşlılar Günü, toplumlara yaşlanmanın sadece biyolojik bir süreç değil; sosyal, kültürel ve hukuki bir mesele olduğunu hatırlatıyor. Bugün, yaşlı bireylerin karşı karşıya kaldıkları zorlukları...

Bizi sosyal medyada da takip edin.