Küresel Kalkınma Amaçları ve ADR Yöntemleri

Sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir yaşam… Bugün geldiğimiz noktada hemen her gün bu kavramları duyuyor, yazıyor, okuyoruz. Fakat sürdürülebilirlik kavramının ne kadar içselleştirildiği ile ilgili hala soru işaretleri var. Önce bu kavramın genel ve farklı konu başlıklarındaki tanımlarına göz atalım isterseniz.

    Kurumsal Yaşamda Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri

    Sürdürülebilirlik nedir?

    Brundtland Tanımı (1987):

    “Sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinden ödün vermeksizin, bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılamasıdır.”

    Bu tanım, Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından “Ortak Geleceğimiz” raporunda sunulmuştur.

    Üçlü Alt Çizgi (Triple Bottom Line):

    Sürdürülebilirlik, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutların dengelenmesini ifade eder.

    John Elkington tarafından geliştirilen bu konsept, şirketlerin sadece ekonomik kazançlarını değil aynı zamanda sosyal ve çevresel etkilerini de dikkate almasını önerir.

    Ekolojik Sürdürülebilirlik: Doğal kaynakların tükenmeden ve ekosistemlerin bozulmadan kullanılmasıdır. Bu tanım, insan faaliyetlerinin çevreye olan etkilerini en aza indirgemeyi vurgular.

    Sosyal Sürdürülebilirlik: Toplumun, tüm üyelerinin ihtiyaçlarını karşılayabilme ve toplumsal uyumu sürdürebilme kapasitesidir. Eşitlik, adalet, insan hakları ve yaşam kalitesinin artırılması gibi unsurları içerir.

    Ekonomik Sürdürülebilirlik: Ekonomik büyümenin uzun vadede sürdürülebilir olması, kaynakların verimli kullanılması ve mali dengelerin korunmasıdır. Bu tanım, ekonomik kalkınmanın devamlılığını ve ekonomik fırsatların eşit dağılımını vurgular.

    Kültürel Sürdürülebilirlik: Kültürel çeşitliliğin ve mirasın korunması, kültürel kimliklerin ve geleneklerin yaşatılmasıdır. Toplumların kültürel değerlerini ve geleneklerini gelecek nesillere aktarabilme kapasitesini ifade eder.

    Kurumsal Sürdürülebilirlik: Şirketlerin ve organizasyonların, ekonomik, çevresel ve sosyal sorumlulukları göz önünde bulundurarak uzun vadeli değer yaratma süreçleridir. İş stratejilerinin sürdürülebilirlik prensiplerine dayandırılması gerektiğini vurgular.

    Tüm bu tanımlar bizi hemen hemen aynı noktaya taşıyor. Bugünün kaynaklarını yarını hiç düşünmeden kullanmayı sürdürdüğümüz sürece sağlıklı bir gelecekten söz etmek mümkün olmayacak.

    Birleşmiş Milletler’in belirlediği 17 Küresel Amaç (SDG’ler)

    İnsanlığın farklı tanımlar, farklı algılar, kültür ve yaşam biçimleri arasında hizalanması için ortak bir amaca ihtiyacı vardı ve Birleşmiş Milletler’in belirlediği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri olarak bu ihtiyaç sonucunda ortaya çıktı. Son dönemde ise daha kapsayıcı olduğu düşünülerek hedeflenen 17 öncelikli konu ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ya da ‘Küresel Amaçlar’ başlığı altında toplandı. Küresel amaçlar, yoksulluğun azaltılmasından iklim değişikliği ile mücadeleye kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. 17 küresel amacın ortak olan noktası ise kaynakların eşit dağıtımı, mutlak bir iş birliği ve adaletin gerekliliğidir. Sürdürülebilirlik hedefleri ile Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri (ADR) yöntemleri işte bu noktada birleşir: Kaynakların doğru kullanılması,mutlak iş birliği ve adalet ihtiyacı.

    Küresel amaçlar ve ADR Yöntemlerinin dokunma noktaları:

    Barış ve Adalet (SDG 16)

    Küresel amaçların 16. maddesi, barışçıl ve kapsayıcı toplumlar inşa etmek, herkes için adaleti sağlamak ve her seviyede etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumlar oluşturmayı hedefler. ADR yöntemleri, barışçıl ve adil bir toplum yaratma hedefiyle doğrudan ilişkilidir. Bu yöntemler, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları barışçıl yollarla çözerek toplumsal barışa katkı sağlar. Aynı zamanda, mahkemelerin iş yükünü azaltarak adalet sisteminin daha verimli çalışmasına yardımcı olur. Ticari uyuşmazlıkların hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesini sağlayarak ekonomik istikrar ve iş dünyasının güvenliği için kritik bir rol oynar.

    Ekonomik Büyüme ve İstihdam (SDG 8)

    Küresel Amaçlar’ın 8. maddesi, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve herkes için insana yakışır işleri teşvik etmeyi amaçlar. İş dünyasında uyuşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözülmesi, ekonomik istikrarı ve büyümeyi destekler. İşverenler ve çalışanlar arasında daha sağlıklı iletişim ve ilişkiler kurulmasına yardımcı olur. Bu da işyerinde huzuru ve verimliliği artırır, iş güvencesini sağlar. İşyerinde çıkan uyuşmazlıkların hızlı ve barışçıl bir şekilde çözülmesi, çalışanların motivasyonunu ve verimliliğini artırır. ADR yöntemleri, iş dünyasında güven ortamı oluşturur ve yatırımcılar için daha öngörülebilir bir iş ortamı sağlar.

    Eşitsizliklerin Azaltılması (SDG 10)

    Küresel Amaçlar’ın 10. maddesi, ülkeler içindeki ve arasındaki eşitsizlikleri azaltmayı amaçlar. ADR yöntemleri, toplumdaki tüm bireylerin erişebileceği adil ve eşitlikçi çözüm yolları sunar. Özellikle dezavantajlı grupların haklarını koruma ve eşitlik sağlama konusunda önemli rol oynar. ADR, herkesin hukuki süreçlere eşit erişimini sağlar ve adaletin herkes için ulaşılabilir olmasını temin eder. Dezavantajlı grupların haklarının korunması ve savunulmasında ADR yöntemleri etkili bir araçtır.

    Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar (SDG 11)

    Küresel Amaçlar’ın 11. maddesi, şehirleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmayı hedefler. Topluluklar içinde çıkan anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi, daha sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirler oluşturur. Yerel yönetimlerin ve toplulukların sorunları hızlı ve etkin bir şekilde ele almasına yardımcı olur. Topluluk içindeki anlaşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözülmesi, toplumsal uyumu ve güveni artırır. ADR, yerel yönetimlerin topluluk içindeki çatışmaları barışçıl yollarla çözerek daha yaşanabilir ve sürdürülebilir şehirler yaratmasına yardımcı olur.

    Amaçlar İçin Ortaklıklar (SDG 17)

    Küresel Amaçlar’ın 17. maddesi, sürdürülebilir kalkınma için uygulama araçlarını güçlendirmek ve küresel ortaklığı canlandırmayı hedefler. ADR yöntemleri, uluslararası iş birliği ve ortaklıkların geliştirilmesine katkı sağlar. Küresel anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi, uluslararası ilişkilerde güven ve istikrar oluşturur. Bu da sürdürülebilir kalkınma için gerekli olan güçlü ve etkili ortaklıkların kurulmasını destekler. ADR, ülkeler ve uluslararası organizasyonlar arasında iş birliği ve diyaloğu teşvik ederek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasını kolaylaştırır. Ayrıca, küresel ortaklıkların güçlenmesi için gerekli olan güven ortamını yaratır ve anlaşmazlıkların yapıcı bir şekilde çözülmesine olanak tanır.

    Sürdürülebilirlik ve ADR yöntemleri, günümüzün karmaşık ve birbirine bağlı sorunlarına çözüm sunma potansiyeline sahiptir. Küresel Amaçlar, dünya genelinde daha adil, barışçıl ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için bir yol haritası sunarken, ADR yöntemleri bu hedeflere ulaşmada önemli bir araç olarak öne çıkar. Barış, adalet, ekonomik büyüme, eşitlik, sürdürülebilir şehirler ve küresel iş birliği gibi kritik alanlarda ADR’nin sunduğu esnek ve etkin çözümler, toplumların daha uyumlu ve dayanıklı hale gelmesine katkı sağlar. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak, sadece hükümetlerin ve büyük kurumların değil, bireylerin ve toplulukların da çabalarını gerektirir. Bu ortak çaba, daha adil ve yaşanabilir bir dünya yaratmamıza yardımcı olacaktır. ADR’nin barışçıl çözümleriyle sürdürülebilir bir geleceğe doğru atılan her adım, insanlığı geleceğe taşımada önemli bir rol oynayacaktır.

    Alternative Dispute Resolution