“Kirleten Öder!”

kirleten-oder

Tekstil Sektöründe Yeni Dönem

Avrupa Birliği, genişletilmiş üretici sorumluluğunu kabul ederek (*) markaların, perakendecilerin ve çevrimiçi satıcıların (AB dışındakiler dahil) tüketiciler tarafından atılan giysi, ayakkabı ve ev tekstili ürünlerinin toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi için ödeme yapmasını zorunlu hale getirdi.

Böylece markalar ilk kez ne kadar üretim yaptıklarını açıklamak zorunda kalacak, toplama ve geri dönüşüm altyapısını finanse edecek ve eko-modülasyon kavramı çerçevesinde sürdürülebilir tasarımlar için daha düşük, çevresel yükü yüksek ürünler için daha yüksek ücretler ödeyecek.

2030 yılına kadar her giysi, karbon ayak izi, geri dönüştürülebilirliği ve yaşam döngüsünü gösteren taranabilir bir kimlik (Dijital Ürün Pasaportları – DPP) ile piyasaya sürülmek zorunda olacak.

Dijital Ürün Pasaportları: Moda Dünyasında Yeni Standart

Bu konunun önemi en son 18–22 Eylül 2025 tarihinde yapılan Londra Moda Haftası’nda ifade edildi. LFW yine cesur koleksiyonlar, küresel sahneye çıkan yeni yetenekler ve gücünü hatırlatan geleneksel moda evlerini sunarken yaratıcılığın her geçen gün arttığını gösterdi.

Ancak DPP olmadan pazarda geride kalma riskine özellikle dikkat çekildi. Londra Moda Haftası’nda verilen mesaj netti:

“Yaratıcılık tek başına markaları bu yeni riskten koruyamayacak; markaların şimdiden hazırlanması gerekiyor.”

AB’nin Temel Hedefi: Çevre ve İnsan Sağlığını Korumak

Avrupa Birliği’nin çevreyi ve insan sağlığını korumak temel hedeflerinden biri olduğundan, üye devletler atık önleme ve yönetim programlarını sürekli olarak iyileştirmeye çalışmaktadır.

Avrupa Yeşil Anlaşması ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında, üye devletlerin çevre sürdürülebilirliğini sağlama çabalarını iki katına çıkarmaları talep edilmektedir.

Tekstil Sektöründe Acil İhtiyaç

Tekstil ve gıda sektörleri, bu hedeflerin odağında yer alıyor. Ancak bu sektörlerdeki finansman açıkları ve teknolojik gecikmeler, döngüsel ekonomiye geçişi ve karbonsuzlaşmayı tehlikeye atmaktadır.

Özellikle tekstil sektörü, en fazla kaynak tüketen alanlardan biri olduğundan, yaşam döngüsü yaklaşımına uygun çözümlere acil ihtiyaç duyulmaktadır.

Tekstilde Döngüsellik: 2030 Stratejisi

AB’nin sürdürülebilir ve döngüsel tekstil stratejisi, ürünlerin tasarımı, üretimi ve kullanımını köklü biçimde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Özellikle geçici moda akımlarının sınırlandırılması öngörülüyor.

2030 vizyonu nettir: Tüketiciler, kaliteli tekstil ürünlerini daha uzun süre ve uygun fiyatlarla kullanabilmelidir.

Bu vizyona ulaşmak için üç temel araç öne çıkmaktadır:

  • Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR): Üreticiler ürünlerinin atıklarından sorumlu tutulacaktır.
  • Ekolojik Modülasyon: EPR kapsamında ödenecek ücretler, ürünlerin çevresel etkilerine göre belirlenecektir.
  • Dijital Ürün Pasaportu (DPP): Her giysi, karbon ayak izi, geri dönüştürülebilirlik ve yaşam döngüsü etkisini gösteren bir dijital kimlik taşıyacaktır.

Bu adımların amacı; toplama, ayırma, yeniden kullanım ve geri dönüşüm için bir ekonomi yaratmak, üreticileri döngüsellik ilkelerine uygun tasarıma yönlendirmek ve yenilikçi yaklaşımları teşvik etmektir.

Ayrıca Atık Sevkiyatı Tüzüğü uyarınca tekstil atıklarının yalnızca çevreye uygun koşullarda işlendiğinden emin olunan ülkelere gönderilmesi sağlanacaktır. Böylece, atıkların ikinci el ürün adı altında kaçakçılığa konu olması engellenecektir.

Üreticilerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini izlemek için AB çapında bir kayıt sistemi kurulacak; farklı ülkelerdeki sistemler arasında veri akışına imkân tanınacaktır. Üreticiler, GÜS (EPR) yükümlülükleri için kendi adlarına bir Üretici Sorumluluğu Örgütü (PRO) atamak zorunda olacaktır.

“Kirleten Öder” İlkesinin Yansımaları

AB pazarına giysi, aksesuar ve ayakkabı sunan tüm üreticiler – mikro ölçekteki terzilerden büyük markalara kadar – ürünlerinin kullanım ömrünün sonuna kadar yönetiminden sorumlu olacaktır.

Ürünlerin yeniden kullanım amacıyla pazara sunulması ve ömürlerinin uzatılması desteklenecektir.

“Kirleten öder” ilkesi kapsamında, üreticiler kendi markaları altında piyasaya sürdükleri her ürünün çevresel etkisinden doğrudan sorumlu olacaktır.

Bu çerçevede Dijital Ürün Pasaportları (DPP) sistemi devreye girmektedir. IoDF (Input/Output Definition File) ile geliştirilen yeni nesil DPP çerçevesi, yalnızca uyum yükümlülüğü değil aynı zamanda yaratıcılığı da teşvik eden bir araç olarak konumlanmaktadır.

IoDF’nin sağladığı avantajlar şunlardır:

  • Sürdürülebilir döngüsellik
  • Azaltılmış EPR maliyetleri ile artan kâr ve yatırım getirisi
  • Doğrudan tüketici ile bağlantı
  • Yeni gelir akışları
  • Kültürel hikâye anlatımı

Rekabet, Yenilik ve Döngüsel Ekonomi

Geri toplama, işleme ve geri dönüşüm için getirilen sorumluluk, üreticiler arasında olumlu anlamda rekabet yaratabilir. Bu sistem, sürdürülebilir tasarımları teşvik ederken maliyetleri düşürmekte, inovasyonu hızlandırmakta ve ikincil hammadde pazarlarını güçlendirmektedir.

Bugün tekstil ürünlerinin büyük çoğunluğu döngüsellik gözetilmeden tasarlanmaktadır. Döngüsel tekstillere yatırım yapılabilmesi için toplama, ayırma, yeniden kullanım ve kapalı döngü lif geri dönüşümü hedeflerinin belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca teknolojik gelişmelerin desteklenmesi ve altyapı yatırımlarının artırılması, sektörün dönüşümünde kritik öneme sahiptir.

Ev tekstili ve giyim, tekstil tüketiminin en büyük payını oluşturmaktadır. Bu alan, sürdürülemez aşırı üretim ve tüketim modellerine en fazla katkıda bulunan sektörlerden biridir. Dolayısıyla tekstil atıklarının önlenmesi, yeniden kullanım için hazırlanması ve geri dönüştürülmesi, sektörün çevresel ayak izini azaltmada ve küresel sera gazı emisyonlarını düşürmede stratejik bir rol oynamaktadır.

Türkiye İçin Riskler ve Fırsatlar

Avrupa Birliği’nde kullanılan tekstil ve atıklarının dış ülkelere ihracatı giderek artıyor. Bu atıkların büyük bir kısmı yeniden kullanım pazarına yönlendirilse de, 2025 itibarıyla ayrı toplama sisteminin devreye girmesiyle tekstil atıklarının hacminde ciddi bir artış bekleniyor. Bu gelişme, Türkiye gibi varış ülkelerinin atık yönetim sistemlerine ağır bir yük getirme riski taşıyor.

“Atık sömürgeciliği” tehlikesine karşı Türkiye’nin acil ve etkin önlemler alması kritik öneme sahip. Aksi halde ülke, AB’nin atık yükünü taşıyan bir pazar haline gelebilir.

Bununla birlikte, uyumlu ve şeffaf bir sistemin kurulması Türkiye için önemli fırsatlar yaratıyor. Mevzuata uyum sağlayan Türkiye, markaların maliyetlerini düşürmesine, yeniden satış pazarlarının açılmasına ve tüketicilerle güvene dayalı bir ilişki kurulmasına aracılık edebilir.

Özetle…

Avrupa Birliği’nin aldığı bu karar, tekstil sektörünü geri dönüşü olmayan bir dönüşüm sürecine sokmaktadır. Üreticiler artık yalnızca üretimden değil, ürünlerinin tüm yaşam döngüsünden sorumludur.

“Kirleten öder” ilkesi, kısa vadede maliyet baskısı gibi görünse de, uzun vadede daha yenilikçi, rekabetçi ve sürdürülebilir iş modellerine kapı aralamaktadır. Bu yalnızca soyut bir politika değil; modanın eski ve yıpranmış iş modelinin yapısal bir yeniden düzenlemesidir. Hızlı moda trendi cezalarla karşı karşıya kalırken, yeniden satış daha kârlı bir hale gelecektir.

Böylece:

  1. Tedarik zincirleri genelinde daha sıkı denetim gerekecek,
  2. Maliyetler aşırı üretim yapan markalara geri yansıtılacak,
  3. Tüketiciler daha bilinçli seçimler yapma gücüne kavuşacak,
  4. Atıkların yeşile dönüştüğü bir gelecek mümkün hale gelecek.

Türkiye’nin bu süreci bir risk değil, stratejik bir fırsat olarak görmesi ve vakit kaybetmeden uyum sağlaması gerekiyor.

(*) C/2025/1033   27.2.2025P9_TA (2024)0145 Directive modifiant la directive 2008/98/CE relative aux déchets

Berna Özer

Berna Özer

Avukat, Uyuşmazlık Çözüm Uzmanı, IMI sertifikalı Arabulucuİnşaat Hukuku, Tüketici Hukuku, İş Hukuku’nda Uzman Arabulucu.İklim Yasası, Yeşil Ekonomi ve Akıllı Şehirlerde Sürdürülebilirlik Konusunda Araştırmacı ve Gözlemci

26 Eyl 2025

Diğer Yazılarımız

“Dijital Altın”: Veri ve Avrupa Veri Yasası’nın Yeni Dönemi

“Dijital Altın”: Veri ve Avrupa Veri Yasası’nın Yeni Dönemi

Avrupa Veri Yasası Nedir? “Verilere adil erişim ve kullanımına ilişkin kuralların uyumlaştırılmasına ilişkin Yönetmelik”, kısaca Avrupa Veri Yasası (Data Act), 12 Eylül 2025 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasa, bireylere ve işletmelere akıllı nesnelerin,...

Sürdürülebilirlikte Etik

Sürdürülebilirlikte Etik

Bütünlük Olmadan Gelecek Yok 2025 itibarıyla sürdürülebilirlik, artık bir “iyi niyet politikası” değil, finansal, hukuki ve toplumsal bir zorunluluk haline geldi. Ancak bu dönüşümün merkezinde yer alması gereken bir ilke hâlâ yeterince tartışılmıyor: etik. Etik...

Sessizlerin Sesi: Hayvan Hakları ve Adaletin Yeni Yüzü

Sessizlerin Sesi: Hayvan Hakları ve Adaletin Yeni Yüzü

Her yıl 4 Ekim’de kutlanan Hayvanları Koruma Günü, bizlere en temel gerçeği hatırlatır: Dünya yalnızca insanların değil, tüm canlıların ortak evidir. Hayvanların yaşam hakkı, uzun yıllar boyunca etik bir çağrı olarak görülse de bugün bu konu; hukukun, toplumsal...

Bizi sosyal medyada da takip edin.