Vizyoner ilaç endüstrisinin ödevi: Etik ilkeler / yeşil dönüşüm

Anasayfa 5 Berna Özer ile Derinlikli Bakış Açısı 5 Vizyoner ilaç endüstrisinin ödevi: Etik ilkeler / yeşil dönüşüm
Vizyoner ilaç endüstrisinin ödevi: Etik ilkeler / yeşil dönüşüm

Tıp ve ilaç dünyası, çarpıcı bilimsel gelişmelerle zenginleşmiş durumda. Ancak ilaç endüstrisi, yalnızca yenilik üretmekle değil; aynı zamanda etik ilkelere bağlılık ve çevresel sorumluluk gibi iki temel başlıkla da karşı karşıya.

Birinci sorumluluk, yüksek maliyetli ilaç araştırmalarında etik ilkelerin gözetilmesi; ikinci ve gün geçtikçe daha fazla önem kazanan sorumluluk ise, iklim kriziyle mücadele kapsamında sürdürülebilirliğe geçiştir.

Bu kapsamda ilaç endüstrisinin;

  • Düşük karbonlu ekonomiye uyum sağlaması,
  • Çevresel ayak izini azaltmas ı,
  • Yeşil dönüşüm politikalarını hayata geçirmesi,
  • Doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltması,
  • Çevre kirliliğini önlemesi,
  • Atıklarını öncelikle kaynağında azaltması, ayrıştırması ve
  • Geri dönüşüm ya da bertaraf süreçlerini çevre dostu yöntemlerle gerçekleştirmesi beklenmektedir.

Bu gereklilikler artık sektörün kaçınılmaz bir ödevi haline gelmiştir.

1. ETİK SORUNLARIN TEMELİ: ŞEFFAFLIK İLKESİ

Günümüz ilaç endüstrisi; antibiyotikler, biyolojik ilaçlar, kişiselleştirilmiş 3D baskı teknolojileri, akıllı ilaçlar, fagoterapi, yeniden kullanım yöntemleri ve yapay zekâ destekli çözümler gibi çığır açıcı gelişmelere sahne olmaktadır. Bu yenilikler yalnızca bilimsel ve teknolojik değil, aynı zamanda etik ve hukuki sorumluluklar da doğurmaktadır.

Bu devrim niteliğindeki ürün ve süreçler; hasta verileri, ilaç formülleri, laboratuvar sonuçları gibi son derece hassas bilgilerin gizliliği ve güvenliği açısından önemli etik sorunlar barındırır. Araştırma süreçlerinde gönüllü katılım, bilgilendirilmiş onam, anonimlik, şeffaflık, zarar riskinin açıklanması ve sonuçların adil paylaşımı gibi etik ilkeler büyük önem taşır. Bu ilkelere uyulmaması yalnızca bireysel hak ihlallerine yol açmaz; aynı zamanda bilim insanlarının ve yatırımcıların sürece olan güvenini sarsarak endüstrinin sürdürülebilirliğini de tehlikeye atar.

Bu bağlamda etik ilkelerin en kritik olanı şeffaflık ilkesidir. Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından verilen iki önemli kararda da bu ilkenin önemi vurgulanmıştır:

  • Vaka C-175/18 P (PTEC Therapeutics International Ltd v EMA)
  • Vaka C-178/18 P (MSD Animal Health Innovation GmbH ve Intervet International BV v EMA)

Her iki davada da ilaç şirketleri, klinik deney sonuçlarının yayınlanmasının ticari sırları açığa çıkaracağı gerekçesiyle Avrupa İlaç Ajansı’nın (EMA) şeffaflık politikalarına itiraz etmiştir. EMA ise bu talepleri reddederek, belgeleri yalnızca kısmen sansürleyerek kamuya açmıştır.

Davalar önce Genel Mahkeme’ye, ardından temyiz yoluyla Avrupa Birliği Adalet Divanı’na taşınmıştır. Adalet Divanı 22 Ocak 2020 tarihli kararında, şirketlerin ticari çıkarlarının korunabilmesi için, ilgili belgelerde gizli tutulması istenen bilgilerin özel ve kesin biçimde tanımlanması gerektiğine hükmetmiştir. Ayrıca, tıbbi ürünlere yönelik pazarlama izni başvuru dosyalarının, otomatik olarak gizli kabul edilemeyeceğini, halkın bu bilgilere erişim hakkı olduğunu da açıkça belirtmiştir.

2. YEŞİL DÖNÜŞÜM: İLAÇ ENDÜSTRİSİNİN KAÇINILMAZ SORUMLULUĞU

İlaç endüstrisi, bir yandan Ar-Ge yatırımları ve etik kurallara uyum yoluyla yatırımcı güvenini inşa etmeye çalışırken, diğer yandan da iklim krizinin etkileriyle başa çıkmak ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmak zorundadır. Bu nedenle, yalnızca bilimsel inovasyon yeterli değildir; çevresel, toplumsal ve yönetişimsel sorumluluklar da aynı derecede önemlidir.

Etik ilkelerle benzer önemde olan yeşil dönüşüm süreci; biyoteknolojik ürünler, ilaç güvenliği, atık yönetimi, iş etiği, veri gizliliği, çalışan sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, hayvan deneyleri, biyoçeşitlilik gibi çok boyutlu alanları kapsar. Sürdürülebilir bir ilaç endüstrisi için bu unsurların bütüncül şekilde ele alınması gerekmektedir.

Yeşil dönüşümün etkin biçimde gerçekleşmesi için atılması gereken başlıca adımlar şunlardır:

  • Sürekli Ar-Ge yatırımlarıyla yeni ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi
  • İlaç fiyatlarının erişilebilir seviyelerde tutulması
  • Etik ve sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi
  • Geri dönüştürülebilir ambalaj kullanımı
  • İş sağlığı ve güvenliği konusunda düzenli eğitim programları
  • Çalışan refahına yönelik fiziksel ve psikolojik destek mekanizmaları
  • Teknolojik yatırımların çevresel sürdürülebilirlikle uyumlu hale getirilmesi
  • Biyoçeşitliliği koruyan ve iklim değişikliğiyle mücadele eden projelerin desteklenmesi
  • Engelli bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak uygulamalar
  • Acil durumlara yönelik ilaç bağışları ve hızlı müdahale sistemleri
  • Atıkların ayrıştırılması ve çevre dostu yöntemlerle bertaraf

Tüm bu adımlar; etik ilkelerle uyumlu biçimde uygulandığında, ilaç endüstrisinin yalnızca ekonomik değil aynı zamanda çevresel ve toplumsal anlamda da sürdürülebilir hale gelmesi mümkün olacaktır.

İlaç endüstrisinin iklim krizi ile mücadelesinde ve yeşil dönüşüm politikalarını gerçekleştirmesinde; ekonomik sürdürülebilirlik, çalışanların refahı, sosyal sorumluluk projeleri, atık yönetimi, eğitim ve farkındalık başlıklarının etkin biçimde hayata geçirilmesi belirleyici olacaktır. Ayrıca ilaca yapılan yatırımlar etik ilkelerle desteklendikçe sektörün verimliliği ve başarısı da artacaktır.

Sonuç olarak, yeni bir ilacın geliştirilmesi yüksek maliyetli bir süreçtir ve beraberinde önemli ölçüde istihdam yaratır. Bu yatırımlar, yalnızca şirketlerin değil, aynı zamanda ülkelerin ekonomik gelişiminde stratejik rol oynayan birer yapı taşı haline gelmiştir.

Bu nedenle ilaçlara yönelik yatırımların korunması, verilerin gizliliği ve ticari sırların güvence altına alınması büyük önem taşır. Ancak bu koruma, yalnızca ticari değil, etik çerçeveyle uyumlu olmalıdır.

Etik ilkelere bağlı kalınarak yürütülen ticari faaliyetler hem hukuki güven ortamını sağlar hem de çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek yeşil dönüşümün önünü açar. İlaç endüstrisinin geleceği, etikle beslenen güven ve çevreyle uyumlu stratejilerle şekillenecektir.

Berna Özer

Berna Özer

Avukat, Uyuşmazlık Çözüm Uzmanı, IMI sertifikalı Arabulucuİnşaat Hukuku, Tüketici Hukuku, İş Hukuku’nda Uzman Arabulucu.İklim Yasası, Yeşil Ekonomi ve Akıllı Şehirlerde Sürdürülebilirlik Konusunda Araştırmacı ve Gözlemci

14 Ağu 2025

Diğer Yazılarımız

Arabuluculukta Kadınların Rolü

Arabuluculukta Kadınların Rolü

Daha kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümler için kadınların katkıları neden önemli? Dünya nüfusunun yüzde 50’sini kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen kadınların politikadan iş dünyasına teknolojiden liderlik rollerine kadar yeterince temsil edilmediğini hepimiz biliyoruz....

Toplumsal Cinsiyet Duyarlı Çatışma Analizi

Toplumsal Cinsiyet Duyarlı Çatışma Analizi

Arabuluculukta Eşitliğin Anahtarı Toplumsal cinsiyet duyarlı çatışma analizi, sadece kadınların ve erkeklerin yaşadığı ayrımcılıkları belgelemekten ibaret değildir; çatışmaların arka planındaki toplumsal cinsiyet temelli güç dinamiklerini anlamak ve barışın inşası...

Bizi sosyal medyada da takip edin.