Sınırda Karbon Düzenlemesi Nedir?

AB’nin “Yeşil Mutabakat” ya da “Yeşil Dönüşüm,” ABD’nin de “Yeşil Düzen” adını verdiği küresel sisteme geçişin adımlarını, Avrupa Komisyonu Aralık 2019’dan itibaren 2050 yılına kadar Avrupa’yı iklim nötr hale getirmeyi ve ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıştırılarak Avrupa Birliği ekonomisinin sürdürülebilir olmasını amaçlayan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı (AYM) yayımlamıştır. AYM; inşaat, tarım, enerji gibi sektörel yaklaşımların yanında, sıfır kirlilik aksiyon planı, biyoçeşitlilik stratejisi ve iklim gibi farklı politika alanlarına odaklanan, sektörel hedefleri destekleyen stratejiler oluşturmuştur. AYM sürdürülebilir kalkınma hedeflerini esas alırken, ekonomi politikalarının konusu ise sürdürülebilirlik ve halkın refahı olmaktadır.

Bu önemli ve kökten dönüşüm Avrupa ülkelerinde başlayacaktır ama amaca tek başına ulaşmaları mümkün değildir. İklim Eylem Planı’nın araçlarından biri olan ve en geç 2023 yılında uygulamaya geçirilmesi planlanan Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) bu amaçta önemli bir mekanizmadır. Bu mekanizma ile AB üretiminin, özellikle Enerji Yoğun Ticarete Açık (EYTA) sektörlerinde, daha gevşek iklim standartlarına sahip ülkelere kaydırılmasından kaynaklanan karbon kaçağı riskinin azaltılması amaçlanmaktadır. Karbon kaçağının varlığı, AYM’nin genel amacı ve Paris Anlaşması’nın hedefleri ile çelişmektedir.

Hangi sektörlerin en çok etkileneceği henüz net olmamakla birlikte, SKD’nın AB’nin iklim değişikliği ile mücadele konusunda temel araçlarından biri olan Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) uluslararası alana genişletilmesi şeklinde olma ihtimalinin yüksek olduğu değerlendirilmektedir. Ağırlıklı olarak karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren ihracatçıların maliyet kanalı ile etkilenmesi beklenmektedir.

Sınırda Karbon Düzenlemesine Neden İhtiyaç Duyulmuştur?

Avrupa Birliği hali hazırda kendi içerisinde faaliyet göstermekte olan üreticilerin karbon emisyonlarını, karbon fiyatlandırma mekanizmaları aracılığı ile regüle etmekte ve karbon vergisi uygulanmaktadır. Bu durum karbon emisyonlarının azaltılması noktasında tam anlamda etkinlik sağlayamamış ve üretimin AB ülkeleri dışında, emisyonların regüle edilmediği diğer ülkelere kaymasına, yani karbon kaçaklarının oluşmasına sebebiyet vermiştir. Üretimin kayması, AB içindeki üretimin azalmasına ve dolayısıyla ekonominin olumsuz etkilenmesi sonucunu doğurmuştur.

AB içerisinde yer alan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve karbon vergisi gibi karbon fiyatlandırma mekanizmaları karbon emisyonlarının azaltılması için kilit rol oynarken, diğer tarafta bu mekanizmaların hiç olmadığı veya AB içerisindeki kadar katı biçimde uygulanmadığı ülkelerdeki üreticiler lehine bir rekabet avantajı doğmasına sebebiyet vermiştir. Ancak AB içi üreticilerin, AB dışındaki üreticilerle rekabet etme noktasında yaşadığı dezavantajları giderememiştir. Bu itibarla, AB tarafından Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin (SKD) regüle edilmesi ile başta karbon kaçakları olmak üzere, AB içerisinde faaliyet gösteren ticari aktörlerin rekabet etme konusunda maruz kaldığı dezavantajların giderilmesi, iklim hedeflerinin sıkılaştırılması ve karbon emisyonlarının azaltılması noktasında AB kadar sıkı düzenlemeler öngörmeyen diğer ülkelerin de iklim nötr olma gayesine yönlendirilmesi hedeflenmiştir.

Sınırda Karbon Düzenlemesi Nasıl Çalışır?

SKD, AB Komisyonu tarafından AB dışı ithalatçıların, AB içerisindeki ETS ile bağlantılı olan karbon fiyatı havuzundan, ithal edecekleri ürünlerden kaynaklanan karbon emisyonlarını karşılayacak düzeyde karbon hakkı satın alması suretiyle regüle edilmiştir. AB bu sayede hem ekonomisini hem de iklim krizi ile mücadele konusundaki hedeflerini olumsuz etkileyen karbon kaçaklarını önlemek istemiştir.

Hangi Sektörleri Kapsar?

SKD, bugün için çimento, elektrik, gübre, demir-çelik ve alüminyum sektöründe üretilen ve AB içerisine ithal edilen ürünleri kapsamaktadır. Bu sektörde faaliyet gösteren üreticiler, AB’ye yapacakları ithalatlarda SKD sertifikalarını almaları ve AB içerisindeki ETS’de işlem gören karbon fiyatı üzerinden ücretsiz tahsisatları satın aldıklarını belgelemek zorunda olacaktır.

Elektrik sektörünün SKD’den muaf tutulabilmesi için şu şartlar aranacaktır:

  1. İlgili ülkede veya bölgede bir elektrik piyasasının bulunması.
  2. Bu piyasanın AB içerisindeki elektrik piyasasına piyasa birleştirme yolu ile entegre edilmiş olması.

SKD şu anda yalnızca doğrudan emisyonlara uygulanmakta olup, düzenlemenin uyum aşamasının tamamlanmasının ardından dolaylı emisyonların da SKD kapsamına alınması beklenmektedir.

Türkiye Üzerindeki Etkiler

AB Komisyonu’nun karbon fiyatlandırılması uygulanmayan ülkelere yapılan ithalatı vergilendirme planı Türkiye’yi ciddi şekilde etkileyecektir. Bu bağlamda, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Türkiye’deki işletmeleri SKD kapsamında karşılaşacakları ek masraf konusunda uyararak, Ankara’yı Paris Anlaşması’nı onaylamaya, emisyon ticareti sistemi kurmaya ve net sıfır emisyon hedefleri belirlemeye çağırmıştır.

Diğer Yazılarımız