Haziran 2025’te yasalaşan yeni düzenlemelere kısa bir bakış
1 Haziran 2025’te TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ve 4 Haziran’da Meclis Genel Kurulu’ndan geçen 10. Yargı Paketi, ceza ve infaz hukukuna yönelik dikkat çekici düzenlemeler içeriyor. Özellikle infaz süreleri, özel infaz usulleri ve bazı suçlara ilişkin ceza oranlarında yapılan değişikliklerle birlikte, uygulamada köklü etkiler yaratması bekleniyor.
Cezasızlık Algısına Müdahale: “Her Hapis Cezasının Bir Yatarı Olacak”
Yeni düzenlemeyle birlikte, ceza miktarı düşük olsa bile tüm hükümlülerin cezalarının belirli bir kısmını ceza infaz kurumunda geçirmesi zorunlu hale geliyor. Koşullu salıverilme tarihine kadar kalan sürenin en az 1/10’unun cezaevinde çekilmesi gerekecek. Bu adımın, kamuoyunda sıklıkla ifade edilen “cezasızlık algısı”na yanıt olarak getirildiği belirtiliyor.
Denetimli Serbestlikte Yeni Şartlar
Denetimli serbestlik uygulamasına ilişkin kriterler yeniden şekillendirildi. Artık yalnızca disiplin cezası almamak yeterli olmayacak; hükümlülerin “iyi halli” olarak değerlendirilmesi, daha çok yönlü ve objektif ölçütlere dayanacak şekilde yapılacak.
Özel İnfaz Usulleri Genişletildi
Cezaevinde kalınan sürenin sosyal yaşama etkisini azaltmak amacıyla uygulanan özel infaz usulleri—hafta sonu, geceleyin ve konutta infaz—genişletildi. Özellikle kadınlar, yaşlılar ve sağlık sorunları bulunan kişiler için alternatifler artırıldı:
Konutta infaz süreleri:
65 yaş üzeri için: 1 yıl → 3 yıla
70 yaş üzeri için: 4 yıla
75 yaş üzeri için: 5 yıla
80 yaş üzeri için: 6 yıla
Doğum yapmış kadınlar: 5 yıl veya daha az hapis cezası alanlar konutta infazdan yararlanabilecek.
Sağlık durumu uygun olanlar: Ağır hastalık ya da engellilik sebebiyle cezaevinde kalması riskli olan hükümlüler için de konutta infaz imkânı sağlandı.
Tekerrürde Tahliye İmkânı
İkinci kez suç işlediği için tekerrür hükümlerine tabi olan hükümlüler açısından da bir değişiklik yapıldı. Bu kişilerin süreli hapis cezalarının dörtte üçünü iyi halle infaz etmeleri durumunda, koşullu salıvermeden yararlanabilmelerinin önü açıldı.
Trafik ve Şiddet Suçlarında Cezalar Arttırıldı
Bazı suç türlerinde ceza oranları yeniden düzenlendi:
- Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının alt sınırı yükseltildi.
- Alkol ya da uyuşturucu etkisiyle araç kullanma fiilinde alt ceza sınırı artırıldı.
- Kasten yaralama ve tehdit suçlarında cezalarda %50 oranında artış yapıldı.
- Basit tehdit suçunda cezanın alt sınırı 2 ay olarak belirlendi.
Hafta İçi İnfaz Uygulaması
Özel infaz yöntemlerine yeni bir esneklik daha eklendi. Artık, hükümlülerin iş veya aile yaşamı gözetilerek, hafta sonu yerine hafta içi günlerinde de infaz süreci uygulanabilecek. Bu düzenlemenin, özellikle çalışan hükümlüler açısından infaz sürecini sosyal açıdan daha yönetilebilir hale getirmesi bekleniyor.
Ceza Artışları Cezalandırma mı, Caydırıcılık mı?
10.Yargı Paketi yalnızca infazda esneklik sağlamıyor. Aynı zamanda bazı suç türlerinde cezaların artırıldığını da görüyoruz. Trafik güvenliğini tehlikeye sokanlar, tehdit suçunu ağırlaştırıcı unsurlarla işleyenler, alkol ve uyuşturucu etkisinde araç kullananlar artık daha uzun süreli hapis cezalarıyla karşı karşıya kalacak.
Bu düzenlemeler, elbette toplumun güvenlik beklentisine yanıt vermek amacıyla yapılıyor. Ancak her zaman olduğu gibi, ceza artışlarının tek başına suç oranlarını düşürmeyeceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerek.
Bir Ceza Siyaseti Tercihi
10.Yargı Paketi, aslında bir hukuki düzenlemeden çok bir politika tercihi. Bu tercihin özünde, “cezanın mutlaka bir karşılığı olmalı” düşüncesi yatıyor. Aynı zamanda sistemin daha fazla tıkanmaması için esneklik alanları açılıyor.
Kimi maddelerle toplumsal adalet duygusu güçlendirilmek istenirken, kimi uygulamalar hâlâ “ayrıcalık” eleştirisine açık kalıyor.
Geriye ise şu soru kalıyor:
Adalet sadece uygulanış biçimiyle mi ilgilidir, yoksa aynı zamanda toplumun vicdanına seslenme biçimi midir?