İş dünyasında sadece anlaşmazlıkların çözümü değil, sürecin hız, maliyet ve gizliliği de büyük önem taşıyor. Alternatif Uyuşmazlık Çözümü (ADR) yöntemleri, ticari uyuşmazlıkları mahkeme dışı, dostane yollarla çözme fırsatı sunarken, bazı yanlış algılar işletmelerin bu avantajlardan tam olarak yararlanmasını engelleyebiliyor.
İşte ADR hakkındaki yaygın yanlış algılar ve doğrular:
“ADR Yüksek Maliyetli ve Zaman Alıcıdır.”
Aslında, ADR yöntemleri genellikle mahkeme sürecinden çok daha hızlı ve ekonomiktir. Mahkemede ortaya çıkan ek harcamalar, uzun yargılama süresi ve avukatlık masrafları göz önüne alındığında ADR’nin hız ve maliyet avantajları belirgin hale gelir. ADRİstanbul olarak, işletmelerin ihtiyaçlarına uygun, hız ve maliyet avantajı sağlayan çözümler sunuyoruz.
“Arabuluculuk Sadece Küçük İşletmelere Yöneliktir.”
Arabuluculuk, küçük işletmeler kadar büyük şirketlerin karmaşık uyuşmazlıkları için de etkili bir çözümdür. Gizlilik avantajı sayesinde büyük ölçekli şirketler, uluslararası ticaret ve teknoloji alanındaki hassas konularını arabuluculuk yoluyla çözmektedir. Arabuluculuk, tarafların özel bilgilerini korurken, daha hızlı ve dostane bir çözüm sunar.
“ADR, Güçlü Tarafların Lehine İşler.”
ADR yöntemleri tarafsızlık ilkesine dayanır ve iki tarafın da haklarını dengeli şekilde korumayı hedefler. Süreçte her iki taraf eşit haklara sahiptir ve arabulucu veya hakemi tarafların birlikte seçmesi sürecin objektifliğini artırır. Böylece, çözüm her iki tarafın da çıkarlarını gözetir.
“ADR’de Mutlaka Bir Uzlaşma Sağlanır.”
ADR, anlaşmazlıkların dostane çözümünü destekler ancak sonuç her zaman uzlaşmayla bitmeyebilir. Arabuluculuk veya müzakere sonunda anlaşmaya varılamazsa, taraflar mahkemeye gitme hakkını saklı tutar. Bu durumda ADR süreci mahkemeye hazırlık niteliği taşıyarak tarafların pozisyonlarını netleştirmelerine katkı sağlar.
“ADR Çifte Maliyet Yaratır.”
Bazı işletmeler, ADR sürecinin başarısız olması durumunda mahkeme süreci nedeniyle çift maliyet oluşacağını düşünür. Ancak ADR, taraflara mahkemeye gitmeden önce anlaşmazlıklarını netleştirme ve uzlaşma şansı tanır. ADR’de tam çözüm sağlanamasa bile mahkeme sürecinde dava süresini kısaltabilir, maliyetlerin düşmesini sağlar.
“Müzakereci Olmak Zayıf Görünmektir.”
Müzakere, ADR’nin önemli bir parçasıdır ve aslında tarafların kendi kontrollerinde, kazan-kazan yaklaşımıyla çözüm geliştirmelerine olanak tanır. Karşılıklı kazanç sağlayan bir anlaşmaya varmak hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlar. Bu, tarafların yalnızca çıkarlarını korumakla kalmayıp uzun vadeli iş ilişkilerini güçlendirmelerine yardımcı olur.
ADR, işletmelerin karmaşık sorunları dostane bir şekilde çözmesini ve iş ilişkilerini güçlendirmesini sağlar. Mahkemeye gitmeden önce ADR yöntemlerini değerlendirmek, taraflar için zamandan, maliyetten tasarruf sağlayan ve karşılıklı fayda sunan önemli bir adımdır.